7 Kasım 2016 Pazartesi

Boşanma Sürecinde Çocuğum İçin Neler Yapmalıyım?


   Boşanma süreci oldukça zor ve sonuçları tüm hayatımıza (ailemize, akrabalarımıza ve topluma) yansıyan önemli bir dönemdir. Bu zorluğun üstesinden gelebilmek için hem boşanma süreci öncesinde hem de sonrasında yapılabilecek birçok şey vardır. Bunlardan en önemlisi elbette bu süreçten en çok etkilenmesi beklenen çocuklarımızla ilgili olanlardır.

Boşanme ve Çocuklar
Boşanma sürecinden zarar görme ihtimali yüksek olan çocuklarımız için yapılabilecekleri en kısa zamanda hayata geçirmek oldukça önemlidir.

Anne ve babanın sağladığı zeminin çocuk için ‘güven’ anlamına geldiği ve bu güvenilir zeminde çocuğun büyüyüp gelişmesinin, tüm ihtiyaçlarının bu zeminde giderilmesinin gerekliliği unutulmamalıdır. Bu noktadan hareket edecek olursak boşanmak çocuklar için bir ‘zemin kaybı’ olacaktır. Bu güvenli zemini kaybeden çocuğun endişeleri ve soruları her geçen gün artacaktır. 

Kendi başına yaşananlara anlam vermeye çalışan çocuklar, ilk başta boşanmayla ilgili kendilerini suçlayacak, yaptıkları veya düşündükleri bir şeyin buna sebep olduğunu zannedeceklerdir. Bu gibi yanlış düşünceleri önlemek için mümkünse Anne ve Baba birlikte en kısa zamanda boşanma hakkında çocuklarıyla konuşmalıdır. Boşanma konuşması çocuğun yaşına uygun cümlelerle, taraflardan birini suçlayıcı ifadeler içermeyen, gereksiz ayrıntılara yer vermeyen biçimde yapılmalıdır. 

‘Boşanmanın sebebinin kendisi olmadığı, yalnız kalmayacağı, sevilmeye devam edeceği, annesini veya babasını kaybetmeyeceği’ gibi noktaların vurgulanacak asıl konular olduğu unutulmamalıdır. Ve çocuğun soracağı diğer sorulara (bundan sonra ne olacak, kiminle ve nerede yaşamaya devam edeceğim, vb.) doğru cevapları içeren bir konuşma olmasına dikkat edilmelidir.

Sağlıklı Boşanma


  Boşanma konuşması yapıldıktan sonra, çocuğun zihninde yeniden güvenli bir zeminin oluşabilmesi için verilen tüm sözlerin tutulması en önemli başlangıç noktasıdır. Elbette bu yeterli olmayacaktır ve daha yapılacak birçok şey bulunmaktadır. Ancak çocuklar açısından doğru bir başlangıç, boşanma sürecinin olumsuz etkilerinin en aza indirilmesinde son derece yararlı olacaktır.


Özgün Ergin

Uzman Psikolog


30 Ekim 2016 Pazar

Kitapların İyileştirici Gücü - Bibliyoterapi

Ne yazık ki önemli bir çoğunluğun, kitapları okul yıllarında verilen zorunlu okuma ödevleri nedeniyle bir yük, okul süreci sona erdiğinde kurtulduğu için sevinilecek nesneler olarak gördüğünü biliyoruz. Ancak kitapların iyileştirme özelliği de bulunduğu bilgisi neredeyse yazının kendisi kadar eski. Tarihin ünlü kütüphanelerinden olan Antik Yunan şehri Teb'in kütüphanesinin giriş kapısının üzerinde "İnsan Ruhunun İyileştiği Yer" yazdığı Yunan tarihçi Diodorus'un anılarında yer almıştır. Bugünkü bilgimizle dünyanın ilk psikiyatri hastanesi olarak tarihe geçen Bergama Asklepion'u dahil olmak üzere, dünyanın birçok hastanesinde hastalar için kütüphaneler olduğu bilinmektedir.

Loyola Üniversitesi Kütüphanesi - Chicago, ABD

Çocukluğumuzdan itibaren hayatımıza eşlik eden kitaplar günümüzde psikoterapi içinde önemli bir yere sahipler. Bibliyoterapi adı verilen ve kitaplarla terapi anlamına gelen bu metod, başlı başına bir psikoterapi yöntemi olarak uygulanabildiği gibi psikoterapi süreci içinde ihtiyaç halinde başvurulan bir teknik olarak da kullanılabilmektedir.

Her kitap değil belki ama en başta edebiyat eserleri olmak üzere çeşitli alanlarda yazılan iyi kitaplar, kişinin içinde bulunduğu psikolojik duruma, kişilik yapısına, yaşına ve terapinin gidişatına uygun biçimde psikoterapist tarafından seçilir ve danışandan bunları okuması istenir. 

Bibliyoterapi her yaştan insanın olumlu yönde değişiminin, psikolojik açıdan sağlıklı olmasının ve bu sağlıklı yapıyı koruyabilmesinin yolunun, kullanılacak yöntemin duygulara hitap edecek olmasına bağlı olduğu gerçeğine dayanır. Bu amaçla seçilen, kişinin duygusal olarak özdeşim kurabileceği, kendisini atmosferi içinde hissedebileceği kitaplar değişim ve gelişim için son derece önemli araçlar haline gelmektedir. Bu bazen bir şiir, bazen bir roman veya öykü kitabı olabilir.

Kitapların İyileştirici Gücü

Edebi bir metin ile danışanın kişiliği arasında dinamik bir ilişkinin kurulması sonrasında üç süreç söz konusu olmaktadır. Bunlar özdeşim ve yansıtma, arınma ve duyguların boşalımı, içgörü ve bütünleşme olarak kategorize edilebilir. 

Psikoterapide kitapların kullanımı özdeşim ve beraberinde değişim sürecini başlatmaktadır.  Ana ve yan karakterlerle kurulan bu özdeşim süreci ve olay örgüsüne bağlı olarak ortaya çıkan duyguların psikoterapide dışa vurulması ve psikoterapist eşliğinde yeniden yorumlanması da sürecin bir parçasıdır.

Tam bu noktada bibliyoterapinin nasıl kullanıldığının örneklerinden biri olan aşağıdaki projeden bahsetmek yerinde olacaktır;

"İngiltere’de yayımlanan The Telegraph gazetesi de, birkaç yıl evvel bu bağlamda çok kıymetli bir projenin hayata geçirildiğini duyurmuştu. The Reading Agency ve Society of Chief Librarians’ın işbirliğiyle 2013’te başlatılan bu proje, doktorlar ve sağlık uzmanlarının onayladığı 30 kitaplık bir listeyi psikolojik sorunlar yaşayanlara ulaştırmayı amaçlıyordu. 2015’e gelindiğinde toplam 445 bin kişiye ulaşan proje kapsamında, katılımcıların yüzde 85’i kitapların semptomları daha iyi yönetmelerini sağladığını, katılımcıların yüzde 55’i de kitaplar sayesinde semptomlarının azaldığını belirtmişti. Uygulanan bu yöntem, kişilerin çareyi uzakta değil, en yakın kütüphanede aramalarına imkan tanıdı, diyebiliriz. Reçetede yer alan kitaplardan bazıları şunlar: The Worry Cure: Stop Worrying and Start Living (Robert L. Leahy), Overcoming Depression (Chris Williams), Overcoming Anxiety, Stress and Panic: A Five Areas Approach (Chris Williams), How to Stop Worrying (Frank Tallis)." (Sabit Fikir dergisi, Sayı: 65, Temmuz 2016)

Bibliyoterapi

Psikolojinin temel isimlerinden biri olan Sigmund Freud'a "Ustalarınız kimler?" diye sorulduğunda, kütüphanesini dolduran edebiyat eserlerini gösterdiği ve ayrıca 'Bilinçdışının Kaşifi' unvanını reddederek "Ozanlar ile filozoflar bilinçdışını benden çok daha önce açığa çıkarmışlardı. Ben sadece bilinçdışının incelenmesine yardımcı olacak bilimsel bir yöntem ortaya koydum." dediği bilinmektedir. Şair Robert Graves de "İyi seçilmiş bir antoloji, sık rastlanan ruhsal sıkıntılar için mükemmel bir dispanserdir; tedavi edici olmasının yanında önleyici de olabilir." demiştir.

Psikoterapi sürecinde bibliyoterapi amacıyla kullanmakta olduğum kitapları ilerleyen yazılarımda tanıtmayı düşünüyorum. Ancak sizler bu esnada iyi bir şiir antolojisi edinerek, kitapların iyileştirici gücünden faydalanmaya ve kendi iyileşme sürecinizi inşa etmeye başlayabilirsiniz.



Özgün Ergin

Uzman Psikolog


23 Ekim 2016 Pazar

Bu Evlilik Kurtarılabilir Mi?



Danışanlarımızın bizlere en sık sorduğu sorulardan biridir, “Bu evlilik kurtarılabilir mi?”.
 
Boşanma oranlarının giderek arttığı ve neredeyse her iki evlilikten birinin boşanmayla sonuçlanmaya başladığı günümüzde evliliğini sürdürebilmek için neler yapması gerektiğini soran kişilerin sayısı da buna paralel olarak artmaktadır.

Sizlere iyi haberlerim var.

Boşanmayı ilk akla gelen çözüm olarak değerlendirmeyip, bu soruyu sormanız bile evliliğinizin yeniden istenen karşılıklı doyuma ulaşması ve sorunların çözümü için yapılabilecekler açısından önemli bir aşama. Eğer çiftin her ikisi de bu soruyu soruyor ve neler yapabilecekleri konusunda destek arıyorsa bu oldukça iyiye işaret. Çünkü bu durum sorunlara ilişkin bir farkındalığın olduğunu ve çiftin çaba sarfetmeye hazır olduğunu gösteriyor.

Boşanma ilk seçenek değildir.

İstenmeyen, evliliğin kötüye gittiğini gösteren veya boşanmayı düşündüren durum her ne ise, (örneğin aldatma-sadakatsizlik, iletişim sorunları, beklentilerin ve isteklerin uyuşmazlığı vb.) elbette hepsinin bir çözümü var. Gereken psikolojik desteği (çift, aile, evlilik terapisi) ve eğitimileri alan birçok çift hatalarını farkedip evliliklerini yola koymayı, eskisinden farklı bir yol izlemeyi öğrenebilmektedir. 

O güne kadar sahip oldukları işlevsel olmayan bakış açılarını değiştirmeyi ve sorunları ortaya çıkaran sürece farklı gözlerle bakabilmeyi sağlayan birçok tekniğin yardımıyla evliliklerini kurtaran sayısız çift var.

Çift Terapisi

Bu konuda ilk yapılacak şey başta sorduğumuz soruyu (Bu evlilik kurtarılabilir mi?) biraz değiştirmek olacaktır. Haklı sebeplerle bile olsa olaya dışarıdan bakan, yaşanan süreci ötekileştirme isteğini veya sorunu uzaklaştırarak ondan kaçmak istediğimizi düşündüren bu ifadeden vazgeçip, sorumuzu daha olumlu ve sorumluluk almaya hazır biçimde yeniden soralım. “Evliliğimi kurtarabilir miyim?” veya “Evliliğimizi kurtarılabilir miyiz?” 

Bunca insan bunu başarmışken, sizce de denemeye değer değil mi?



Özgün Ergin

Uzman Psikolog

15 Ekim 2016 Cumartesi

Psikoterapi Nedir ve Ne Değildir?

Psikoterapi bir kişinin, çiftin, ailenin veya grubun ruhsal sebeplerden kaynaklanan şikayetleri olduğunda gerekli olan yardım türüdür.

Psikolojik sorunların iyileştirilmesi ve etkilerinin hafifleştirilmesi amacıyla yapılır. Bilimsel olarak doğrulanmış ve etkisi kanıtlanmış bir tedavi yöntemidir.

Psikoterapi Nedir?

Psikoterapi ortamı kişinin kendisini tanıması, duygu ve düşünceleriyle şekillenen yaşadıklarını anlamlandırması ve sorunlarının çözümlerine ulaşabilmesinde gerekli zeminin oluşturulmaya çalışıldığı bir ortaklıktır.

Psikoterapi hak vermek, rahatlatmak, neşelendirmek, onaylamak amacıyla yapılan bir sohbet, beraberce üzülmek ya da kişinin üretemediği çözümü doğrudan bulup, ona empoze etmek değildir. Bütün bunlarla birlikte psikoterapinin danışmanlık, koçluk, aile dizimi gibi popüler uygulamalardan farklı olduğunu da belirtmek gerekir.

Psikoterapi Nedir?


Psikoterapi uygulamaları ilgili konuda terapi eğitimi almış terapistler tarafından uygulanabilen, planlı ve kontrollü bir tedavi süreci olarak tanımlanır. Psikoterapi süreci psikolojik sorunların çözümü, olumusuz etkilerinin ortadan kaldırılması, davranış ve tutum değişikliğinin sağlanması, bireysel farkındalık kazanılması, gelişim ve olgunlaşma gibi hedefler içerebilmektedir. Bu hedefler ise çoğunlukla birden fazla terapi seansını gerektirir. Tek seans etkilidir ancak nadiren kalıcı etkiler sağlar.

Psikoterapi seanslarında kişiye ve şikayetlerine uygun olarak seçilen tekniklere bağlı olarak bazı psiko-eğitim çalışmaları ve uygulamaları yapılabileceği gibi, terapist tarafından sürece katkısı olacağı düşünülen okuma, izleme, yazma gibi ektinlikleri içeren ev ödevleri de verilebilmektedir.
  
Özgün Ergin
Uzman Psikolog

9 Ekim 2016 Pazar

İşini İyi Yapmak

   Kendisine ve dolayısıyla diğer insanlara saygısı olanın yapması gereken temel şeylerden biri, belki de en önemlisi işini iyi yapmaktır. Çünkü işini iyi yapmak demek, kendi yaşam mücadelesine saygı duymaktan köken alır. Kendisine saygısı olmayanın, verdiği hizmete ve diğerlerine de saygısı olmayacaktır.

İşini İyi Yapmak

Nedir işini iyi yapmak? Bir çok alanda geçerli olmakla birlikte, özellikle sosyal bilimler şemsiyesi altında hizmet veren tüm dallarda çalışan kişilerin, sürekli kendisini geliştirmeleri gerektiğini bilmek ve buna uygun biçimde yenilikleri ve gelişmeleri takip etmek, yeni uygulamalardan haberdar olmak demektir. Atmış olduğu bir önceki adımı objektif bakış açılarıyla değerlendirerek, atacağı bir sonraki adımı daha iyi atabilmek için düşünmek ve gerektiğinde hatalarıyla da yüzleşebilmek, onları kabul edebilmektir. Bazen sadece dinlemeyi bilmektir. Bütün bunlar işini sevmeyi ve insanlarla çalışmaya uygun bilimsel ve etik olgunluğa sahip olmayı gerektirir.

Ne değildir işini iyi yapmak? Sadece sınavlarda yüksek puanlar almak, isim yapmış okullarda okumak, iyi kazanıyor olmak, çok eğitime katılmış olmak, sürekli ilgiyi ve övgüyü üstünde taşımak ve hep zannettiğimiz gibi en iyisi olmaya çalışmak değildir. İşini iyi yapmak, zamanla ve birçok faktörün bir araya gelişiyle, sizi en iyi yapabilir elbette. Ancak en iyisi olmak motivasyonu, mükemmelliyetçi bir yapının parçası olma ihtimali taşımakta ve mutsuzluğu beraberinde getirmektedir.

İşini iyi yapmak hayatın tüm getirdikleri karşısında, ilk anda olmasa bile mümkün olan en kısa sürede, olabildiğince esnek ve kabullenici olmayı gerektirir. Ve hayatta büyük fırsatlar çoğu zaman, işini iyi yapan kişilerle karşılaşmış olmanın etkisiyle doğar. Şanslıysak bu karşılaşma anne ve babamız, öğretmenimiz, iş arkadaşımız veya bir akrabamızla karşılaşmamız bile olabilir. 

İhtiyacınız olduğunda, işini severek ve iyi yapmayı ilke edinmiş bir psikologla karşılaşmanızı dilerim.

Özgün Ergin
Uzman Psikolog